Алыкул осмонов 30 жаш
Otyз Жаш
Ырас өмүр кандай кыска, кандай аз…
Тагдыр ошол өлчөмүнөн көп кылбас.
Бирок чиркин аздыгына мейли эле.
Анын октой тездигине катат баш,
Кечээ гана тиги кырда жок эле,
Кайдан чыкты боз ат минген отуз жаш?Otuz Yaş
Evet, ömür hem kısadır, hem de az…
Kader onu ölçüsünden çok yapmaz.
Az mı çok mu, çekerdim de sineye.
Oktan hızlı olmasından döner baş,
Daha dün hiç hesabımda yok iken,
Nerden çıktı kır at binmiş otuz yaş!
Evet, insanoğlu ne kadar yaşarsa yaşasın, geçmiş yılları itibariyle faniliğe boyun eğerken, geçirmek istediği yılların hayaliyle de bâkî olmayı arzu eder. Az veya çok olması insanın elinde olmadığından, insan bir yerden sonra ister istemez tevekkül etmekte ve başa gelen ne olursa olsun sineye çekmektedir. Ancak farkettirmeden geçmekte olan ömür, büyük bir hızla giden at gibi baş döndürerek geçip gitmiş ve hiç hesapta olmayan bir gün, otuz(lu) yaşlara merdiven dayamıştır…
Ал зымырайт,үстү-үстүнө камчылап,
Жетээр жери,түшөр үйү барчылап.
Эгер анын жэтээр жери бар болсо,
Неге суудай тынбай агат адамзат?
Ошондуктан тынымы жок өмүрдүн,
Учу-кыйры жок алыс жолго шаштырат.
O koşuyor, şak deyince kamçılar,
Gitmek için sanki bir de yeri var…
Madem menzil baştan beri bellidir,
Neden hâlâ ivedidir insanlar?
Buna rağmen dinlenmeden, ömrünün,
Başı sonu meçhul yolun adımlar…
At, bir kere kamçı yemeye görsün! Artık dur durak bilemeden koşmaya başlayacaktır. Hele bir de bu atın gitmek istediği menzil belli değilse, bu koşu delicesine olacak ve bir süre sonra meçhullere yelken açmaya dönüşecektir. Diğer yandan insanın hayatta gidebileceği en son sınır, ulaşabileceği menzil üç aşağı beş yukarı belli olmasına rağmen o hâlâ bir şaşırmışlık içinde koşarcasına yol almaya çalışmakta; dur durak bilemeden başı ve sonu meçhul olan bir yere doğru koşmaktadır.
***
Бугүн дуулап кечээкимди ойлонбой,
Кечээ жыргап: эртеңиме кайдагы ой.
Мени алдаган жаштыгыма ишим жок,
Өлүм мени эркелетип койгондой?!
Ушунча күн, ушунча жыл арасы,
Жана гана бая гана болгондой.
Bu gün coştum, eser yoktur dünümden,
Dün oynarken, geçmez yarın zihnimden.
Beni aldatan gençliğimle işim yok,
Yüz bulmuşum sanki biraz ölümden.!
Onca günün onca yılın olayı,
Daha yeni, kaçmış gibi elimden…
İnsanoğlunun fıtratından olsa gerek; dert, tasa, sevinç; kısaca ne olursa olsun, hepsi de dünde kalmıştır ve bugün onu düşünmenin anlamı yoktur. Tıpkı dün gezip tozarken, eğlenirken bir sonraki günü düşünmesine; tasasını çekmesine gerek olmadığı gibi. Gençliğin o deli zaman dilimleri insana çok güzel görünür, aldatır onu. İnsan sanki ölmeyecekmiş gibi bir davranış içine girebilir. Sanki ölüm aklı havada olan birine biraz süre vermiştir, onu şımartmakta ve ona gün vermektedir de o genç bu krediyi kötü yola kullanmaktadır. Ne olursa olsun, geride kalan onca gün ve onca yılın sayısız olayları insan tarafından daha yenice, biraz önce geçmiş gibi hissedilecek ve insanoğlu bir ikilemi ömür boyu yaşamaya devam edecektir.
***
Шайтан көрдүм долулугун карачы,
Байкуш жандын момундугун карачы.
Өлүм-өмүр аралыгы даңгырап,
Тазалыгын сонундугун карачы!
Даяр орду, белен жайы бош турбай,
Анын мелт-калт толумдугун карачы!
Şeytan gördüm, kötülüğü nam salmış,
Zavallı can, masum ama aldanmış.
Ölüm – hayat arasında bu düz yol,
Güzellikle baştan sona donanmış.
Bir limandır, bir an bile boş kalmaz,
Tıka basa dolmaktan da usanmış!
İnsanoğlunun önüne engel olarak neler neler çıkmakta. Onların birincisi şeytandır! Çoğu zaman masumane gelir ve insanın iyi niyetinden de yararlanarak onu aldatır. Her şeye rağmen hayatın iki önemli durağı olan ölümle hayat arasındaki bu düz yolun baştanbaşa güzelliklerle, insana yaşama sevinci veren göz alıcı renklerle donatılmış olmasına bir göz atılsa, bir liman gibi gelenin gidenin haddi hesabı olmadan, herkesin makam ve mevkisi de önceden belirlenmiş bir şekilde dolup boşalmasına şaşırmamak ne mümkün!
***
Артык экен,кымбат экен жаштык кез,
Алтын экен,жакут экет баа жетпес.
Маңдайынан да бир сүйүп калууга,
Токтоп бербес,токтотууга күч жетпес.
Койнум толгон отуз жаштан айнууга,
Өмүр чиркин,өкүмү күч жол бербес.
Pahalıymış, değerliymiş gençliğim,
Altın – yakut gibi kıymet biçtiğim.
Yanağından şöyle biraz sevmeye,
Evden barktan hânümandan geçtiğim.
Kurtulmaya boynumdaki bu yaştan,
Hükmü geçmez ömrün, zehri içtiğim.
Acaba çevremizde bir kişi var mıdır; gençliğini her şeyden öte görmeyip, ona altın gibi elmas gibi paha biçilmez kıymet vermeyecek olan! Bir insan için de gençliği, her şeyden çok önem verdiği, âdeta tarihi hazinelerden daha fazla kıymeti olan bir dönemdir. İşte o gençlik biraz beklese de çok sevdiği birini sever gibi şöyle bir yüzünü sıvazlayıp sevmek istese, onun durmayacağını, durdurmaya da kimsenin gücünün yetmeyeceğini anlar. Bu iş için evden-barktan, her şeyden geçse bile, artık omuzundaki yük, içindeki bir dert gibi durmakta olan otuz yaştan kurtulmak da mümkün değildir. Çünkü ömür öyle bir zalimlik göstermektedir ki, hem buna izin vermez hem de insana ileriki günleri için şeker şerbet değil de zehir gibi acı anları hazırlamaktadır…
Айныр элем,айныганда не пайда,
Он сегизде ойноктогон мен кайда?
Отуз да аз…Көп болгонго кубангын
Андан көрө амандыкка бел байла.
Тирүүлүктө кара өлүмдөн өч алып,
Калкың үчүн кан чыгарып бер пайда!
Vazgeçerdim, kâr eylemez ne fayda,
On sekiz yaş kaldı hangi halayda?
Otuz da az… Fazla olsa sevinip
Esenlikte olmak sana kolay da.
Gücün varken ecelinden öç alıp,
Halkın için emek harca meydanda!
Evet, insan artık otuz yaşın yükünden vazgeçmek, kaçmak gibi bir yolun olmadığını sonunda anlamış gibidir. Ondan vazgeçmek istese bile bu vazgeçme ona bir şey kazandırmayacaktır. Artık sorular yavaş yavaş sıralanmaya, on sekizli yaşların tasa çekmeden gülüp oynanan zamanları aranmaya başlanmıştır. Yine de otuzlu yaşlar insan için az geleceğinden, ondan fazla yaşa girildiyse sevinip, kıymetini bilip; sağlık sıhhat içinde esenlik dolu günler geçirmeye gayret etmesi daha iyi olacaktır. Hele hele insanın taşı sıksa suyunu çıkaracak gücü de varsa, ecelden öç alırcasına azmedip, halkı için emek harcayıp ter dökmesi, vatana millete faydasının dokunacak işler yapması daha güzel olacaktır.
***
Кантсин, боз ат бир топ жолду баскансыйт,
Атырылып алга карай баргансыйт.
Сүрөп алган жазмыш жолу аябай,
Камчы менен май сооруга чапкансыйт.
Жым-жым эткен ээндикке жоголуп
Караан үзүп кирип бара жаткансыйт.
Kır at sanki uzun yolu aşmakta,
Doludizgin hep ileri koşmakta.
Kader onu acımadan sürerken,
Kamçı ile sağrısına vurmakta.
İn cin geçmez ıssız bir çöl içinde
Otuz yaşım gözden kayıp olmakta…
İnsanın otuzlu yaşları sanki uzun yolları aşarak gelmekte olan bir at gibidir. Yorgundur hep doludizgin, dörtnala yol almaktan. Taşıdığı yükün onu hırpaladığı yetmezmiş gibi bir de belirlediği yoldan sürürcesine götürmekte olan kaderin onun sağrısına acımadan kamçı vurması yok mu! İşte kır atın; otuzlu yaşların derdi bir bakıma burada saklı gibidir. İnsanın otuzlu yaşları bu duygular altında, in cin top oynayan, kuş uçmaz kervan geçmez bir çölün ufuk çizgisine yapışırcasına karaltısı yavaş yavaş gözden kayıp olup gitmektedir.
***
Токточу өмүр,токточу өмүр,токтой тур!
Көзүң терең,өңүң кансыз,сары-сур,
Тил албассың жоголо бер,кете бер,
Сенден күчтүү сенден өчөр бул учур.
Он беш жолу улам кайра туулуп,
Он беш жолу жашарбасам карап тур!
Dur ömürüm, dur ömürüm, ömür dur!
Rengin sarı, benzin solmuş, göz çukur..
Dinlemezsen yok ol haydi, haydi git!
Bil ki senden güçlü-hırslı ân durur.
On beş defa tekrar tekrar doğarak,
On beş defa gençleşirsem kudurur!
İnsan bir yerden sonra, fani olmanın sırrına ve can acıtan gerçeklerine vâkıf olunca ister istemez, ömür saatinin işlemeden durmasını; günlerin geçmemesini dilemeye başlar. Bir bakar ki, rengi sararmış, benzi solmuş, gözler çukurlarda kalır olmuş… Ancak an be an geçmeye mahkûm olan ömrün durma gibi bir lüksü olmadığını da anlayınca, insanda hayata karşı bir hınç oluşmaya başlar ve ona karşı kahır hisleriyle dolar. Ömrün insana verdiği acıyı hafifletmenin yolu olarak, onun karşısına olmadık şeyleri çıkarma gayretleri belirmeye başlar. Otuz yılı geçen ömre karşı on beş defa doğup, on beş defa yeniden gençliğin deli dolu yamaçlarında gezinerek ömürden intikam almak gibi delirtici bir his kaplar insanın benliğini…
***
Ырас өмүр кандай кыска,кандай аз…
Тагдыр ошол өлчөмүнөн көп кылбас.
Бирок чиркин аздыгына мейли эле.
Анын октой тездигине катат баш,
Кечээ гана тиги кырда жок эле,
Кайдан чыкты боз ат минген отуз жаш?
8/Х-1944 Койсары
Evet, ömür hem kısadır, hem de az
Kader onu ölçüsünden çok yapmaz
Az mı çok mu, çekerdim de sineye
Oktan hızlı olmasından döner baş
Daha dün hiç hesabımda yok iken
Nerden çıktı birden bire otuz yaş!
10. 08. 1944